13 Haziran 2013 Perşembe

Park ile Başladı

  Gezi Parkı eylemleri ile ara verdiğim yazılara devam ediyorum.Her şey birikir birikir ve bir noktada patlama yapar işte bu noktada bir sosyal patlama bir bunalım dan kurtulma hayata bir çeki düzen vermektir.
Park olayında yaşananlar da bundan ibarettir.Sorun siyasi parti destekçilerinin savaşları değildir orada yer alan her 10 bireyden emin olun ki 6 sı seçimlerde oy kullanmamışlardır.Kararsız kalan siyaseti sevmeyen tarafdan dır fakat onlar baskıcı bir otorite istemediğinden dolayı zamanların biriki mi bu noktaya gelmiştir.
Olaylara karşı yapılan müdehale dozu da acemi davranışlar sergilediğinden dolayı bu noktaya kadar inatlasmalarla gelinmiştir.

  Bu olayların hem ekonomik hemde sosyolojik bir takım sonuçları mevcuttur. Bu sonuçlar dan ekonomik olanı incelersek , her kesinde gözlemlediği gibi kaçınılmaz düşüş , değer kayıpları ve toparlanma sinyalleri.
Avrupa da hali hazırda ki durum ki dünya konjoktörüne baktığımız da zaten bir olumsuzluk var ve toparlanmalar gerçekçi gelmiyor,bu durumda iken ülke de ortaya çıkan kargaşa ve büyüyen olaylar yabancıları tedirgin etmiştir.Borsa da düşüş gözlemlenmiş fakat tepki alımlarıyla aşağı yukarı dalgalı bir seyir almıştır.Dolarda ki artış da kaçınılmaz olunca müdehale gelmiş ve düzene sokulmaya çalışılmıştır.
Durum itibariyle son açıklanan referandum olma ihtimali ile toparlanmalar yavaş yavaş başlasada artık durum eskisi gibi olmayacaktır.

  Bu mevcut şartlar da yatırım yaparmısınız deseler ; Bist 100 endeksinde alım yaparak olayların yatışmasını  ve gelecek beklediğim artış ile kazanmak için sabrederdim.
Mevcut durumdan hükümete kendine bir ders çıkarmalı ve artık sosyal patlamaları tepkileri gözlemlemeli ve her kesimi kucaklayıp ben yaptım olacak tavrından vazgeçmelidir ki her olaydan bir ders çıkarılır bundan da çıkarılmasını ümit ederim.

1 Nisan 2012 Pazar

Zam Mı ?

 Zamlar dan sonra bende doğan içimdeki yazma istediğimi söyleceklerimi söyleme isteğini burada yazıyorum.Enerji bakanının yaptığı açıklamada zam yapmayı bizde istemiyoruz fakat mecbur durum kriz ortamı İsraildi İranıydı derken zam ihtiyac oldu.Dolarla alıyoruz Tl ile satıyoruz aradaki farkıda zam olarak yansıtmak zorundayız. Yıllardır her zam yapanlar bu cümlelere yakın cümleler kurdular.Dolar düştüğünde neden düşürmüyorsunuz derler mi derler!Anlaşma yaparken fiyatları yüksek seviyede neden anlaşıyorsunuz neden bu kadar dışa bağımlı hale getirdiniz demezler mi derler!Zam yaptınız peki bunun etkisini azaltmak için alınan vergi oranlarında neden azaltım yapmıyorsunuz derler mi derler ! Dışarıda en ufak bir rüzgarın ülkemizde kasırgaya dönüşmesi piyasamızın durumunu nasıl bu duruma geldi demezler mi derler! 
 Demezler efendim bizim halkımız çok zengin zam falan etkilemez sorgulamaz araştırmaz kabullenirler lakin ; Avrupa da olsa bu durum tepkiler farklı olur; sorgulayıcı araştıran bilgi sahibi kolay kabullenmeyen bir halk 2090 da anca nasip olur bize ! Sonuç olarak zamların devamını bekliyoruz efendim !

29 Ekim 2011 Cumartesi

Var oldun mu ?

  • İdealleri olmayan biri varolabilir mi ? İdeallerini sahiplenmeyen biri birey olabilir mi?
  • İnsan inandığı değerler var olduğu süre varolacaktır. Hayat da bir emelin olmalı ki her yaşadığın gün sana anlamlı gelsin. Bernard Shaw'ın şu sözleri ; "İnsan ne zaman ölür bilirmisiniz ? diye sorduğunda cevabını da veriyor "Tembellikten,inançsızlıktan ve hayatı yaşamaya değer kılmayı becerememekten."  
  • Kendi inandığın değerleri ya sonuna kadar savunacaksın ya hiç inanmayacaksın eğer değişkenlik gösteriyorsan piyasadaki kişiliksiz kendine göre var olan ama aslında birey yerine konulmayan biri olursun.
  • Dünyada idealistler olmasa dünya şu ankinden daha yaşanılmaz bir hal alırdı.
  • Seni yolundan çevireceklere asla ödün verme eğer bir kere verirsen hep verirsin ve sonuç kendini kaybedersin.
  • Her ortamda ideallerini savun düşüncelerini de ama savunurken karşındakinin düşüncesine saygı duy dinle analiz-sentez yap fikirlerini söyle ;ama kendinden açık verme.
  • Önce kendin ol ,ol ki başkalarının idealleri içinde yaşama.
  • Yanlışlıkları görüp onlara karşı koyamıyorsan susup kalıyorsan utanılacak bir haldesindir.
  • Sen doğru bildiğin yoldan ayrılma,nederlerse desinler...

24 Ekim 2011 Pazartesi

Son mu ? Başlangıç mı ?

   Enron, worldcom, çatır çatır battılar . Ve şimdi New York, Londra, Frankfurt, Tokyo, işte patır patır dökülüyorlar.Tarihsel süreçlere baktığımızda sistem sürekli krizlerle boğuşmuştur.Bu boğuşma sonucu kapitalizm batış sürecine girmişmidir kağıt üzerinde hayır.Krizler belirli dönemlerde sistematik tıkanmalar ve üst kısım yöneticilerin daha fazla kazanma arzuları ile ortaya çıktıkları daha belirgin hale gelmiştir. Tarihe baktığımızda Enron krizi sistemin en büyük krizlerindendi.Şirket milyarlarca doların üzerine oturuyordu peki ne oldu da kriz hem kapitalizm üzerinde leke hemde ABD üzerinde etkiler bıraktı.ABD’nin Houston merkezli şirketi, Enron; 1985′te iki doğal gaz şirketinin birleşmesiyle ortaya çıktı. Kısa müddet sonra Amerikan enerji piyasalarının serbestleşmesiyle serpildi ve gelişti.
     ABD’de 1980′lerin ortalarında petrol fiyatları istikrarlı biçimde düşmeye başlamıştı. Doğal gaz alıcıları bu dönemde fuel-oil gibi alternatif ucuz enerji kaynaklarına yönelmeye başladılar. Tam bu sırada Enron öncülüğündeki endüstri şirketleri piyasanın kurallarından arındırılması için yoğun lobby faaliyetlerine girişmeye başladılar. Bunların sonucunda oluşturulan yeni piyasada da Enron (gelecekteki enerji teslimlerinde geçerli olacak fiyatlara garanti vererek) futures sözleşmelere girişti. Hemen akabinde Enron, benzer fırsatı serbestleşen elektrik piyasasında da edindi. 1990′ların ikinci yarısında Enron, yeni piyasalara girerek faaliyetlerini genişletti. Enerjiye ilaveten, çelik ve orman ürünleri gibi endüstriyel ürünlerin ticaretine başladı. Yaklaşık on yıl kadar sonra şirket, faaliyet alanlarını daha da genişletmiş reklam amaçlı yayımcılık, internet bandwith hizmetleri ile future sözleşmeler gibi geniş bir alana yayılmıştı. Şirket 2000 lere gelindiğinde muhteşem bir büyüme sergilemişti.Ve son gelmeye başlamıştı.Şirket’in batışına giden yoldaki en önemli kilometre taşları, yasal ve/veya yasa dışı olarak uygulanan muhasebe kuralları ve Enron dışında kurulmuş birçok SPE (Special Purpose Entity) şirket kanalıyla risklerin ve zararların bilanço dışına çıkarılarak gizlenmesi olmuştu. Bu işlemlerle ve diğer bazı ilişkiler sayesinde karlı ve parlak bir görüntü yaratılarak şirketin hisse senedi fiyatları yükseltilmişti.Hisse senetlerinin değerinin arttırılması şirket yötecilerinin sahip olduğu hisselerin değer kazanma arzusu aşırı kazanç arzularıydı.Bilgiler gizlenerek şirketin durumu her daim pozitif gösterilmiş ve yükselen şirket değerlerinden bazı üst yöneticiler yararlanmıştı. 
      Enron’un, Ekim 2001 ‘de zarar açıklaması ve Kasım 2001 ‘de geçmişe dönük olarak gelirlerini düzeltmesiyle başlayan süreç, Aralık başında şirketin iflasını istemesiyle korkunç sona ulaştı.  
 02.12.2001 tarihine gelindiğinde Enron’un iflas başvurusunda bulunmaktan başka çaresi kalmamıştı. Bu başvurudan hemen sonra SEC, soruşturmayı Enron’un denetçi firmasını içerecek şekilde genişletti. Soruşturmaların ilk ortaya çıkardığı sonuçlar açıklandığında gerçekten Enron da önemli şirket evraklarının imha edildiği hatta bu eylemlerin soruşturma sürecinde sürdüğü ortaya çıktı.Bu kriz şirkete kredi veren bankaları da zora soktu.200 milyon 350 milyon dolar krediler kullandıran bankalar iflasın açıklamasıyla derin bir şok etkisine maruz kaldı.
Bu mali felaket bir büyük şirketin başarısızlığının çok ötesine gidiyor. Bu, kitlesel ölçekte çürümedir.Bir zamanlar güvenilen iş dünyası profesyonellerinin taşıdığı ahlâki kodlara ciddi zarar verilmiştir.

    2000 lerden bu güne bakıldığında Enron,Enronla aynı nedenlerden batan Worldcom gibi devler kapitalizminde sorgulanmasına yol açıyordu.Kapitalizmin yarattığı refah ortamlarında büyüyen dünya devi şirketlerin batması sistem üzerinde izler bırakıyordu .Kronolojik açıdan bakıldığında ortalama her on yılda yaşanan krizler artık sistemin tekrar eden hastalığı haline dönüşmüştür.Marx'ın çok önceden ön gördüğü sorunlar bir bir ortaya çıkıyordu ve Marx kapitalizmin sosyal çelişkiler yaratmasının yanı sıra ekonomik krizler yarattığını da söylüyordu. Bu krizlerinde çeşitli aşamalardan geçtiğini belirtiyordu.Krizler çıktığı her dönem etkiler bırakıyordu bu etkiler giderek derinleşiyordu ve şu anda yaşadığımız kriz daha derin izler bırakacak belki bir zaman sonra kapitalizm yerine alternatif sistemler uygulanacaktır.Artan olumsuzluklar son mu ? yoksa yeni bir başlangıç mı ? 

8 Ekim 2011 Cumartesi

Segui il tuo corso,e lascia dir le genti...

   Her zaman hak ettiğini düşündüğümüz pozisyonlara erişemeyiz.Paranın radikal bir düzleştirici olduğnu kanıtlamak için Marx Atinalı Timon’dan para üzerine “insanlığın ortak fahişesi”şeklinde konuşmayı alıntılar.Bunu Sofokles’in  Antigon’undan bir alıntı izler: “para insanlığın en büyük lanetidir şehirleri viran eden insanları evinden çıkaran en iyi niyetleri ruhları ayartan ve baştan çıkartan…” 
 Balzac’ın Bilinmeyen Şaheseri birçok ironiyle dolu.Marx ,Engels’den bunu okumasını istemişti.Eser Frenhofer’ın öyküsünü anlatır ki bu gerçekliğin en eksiksiz temsilini sunarak  sanatta devrim yapacak bir porte üzerinde on yıl boyunca çalışan büyük bir ressamdır.Marx da Frenhofer gibi eserinin üzerinden yıllarca geçti, yayın evi çabuk olması gerektiğini söyledikden anca 20 yıl sonra bunu gerçekleştiriyordu.Tarihte geçmişe yolculuk edersek Kapital’in yayımlandığı tarihte ,hayatını çalışarak kazananların büyük çoğunluğu modern sermaye ilişkisinin dışındaydı.Üretimin bilgisayarlaşması ,sermayenin organik bileşeninin yükselmesinden ,teknolojinin canlı emeğin yerine ikame edilmesinden başka nedir ki?
  1989-1991 aralığında Doğu bloğunun utanç verici çöküşünün ardından ,Marx’ı ve değerlerini çürütme yarışı hız kazandı.Kapital’in sayfalarını azıcık karıştırmış olan herkes çürütmede kullanılan iftiraların ne kadar boş olduğunu anlar.Kapital’de geliştirilen teorinin nesnesi tamamıyla bir sosyalist toplum değil,kapitalizmdi.Marx geleceğin mutfakları için yemek tarifleri hazırlamak olarak nitelemiş.Kapitalde sosyalizm için ancak kapitalizmle karşılaştırma içinde formüle edilmiş birtakım ip uçları bulunabilir. 1856 da yaptığı konuşmada “ günümüzde her şey kendi karşıtına gebeymiş gibi görünüyor.Tüm icatlarımız ve ilerlememiz maddi güçlere entelektüel hayat vermekle ve insan hayatını monotonlaştırarak maddi bir güce indirgemekle sonuçlanıyor gibi görünüyor.”
  Marx Kapital in hiçbir yerinde sistemin nihai olarak kendini niçin ne zaman nasıl yok edeceğini açıklamaz.O bunu sadece kendi kanısı olarak ifade eder: “Her yeni resesyon daha büyük bir sermaye yoğunlaşmasına yol açar ve bu tekel üretim tarzı üzerinde bir engel haline gelir,taki üretim araçlarının merkezileşmesi ve emeğin toplumsallaşması sonunda üzerindeki kapitalist kabukla uyuşmaz hale gelir.Bu kabuk yırtılır atılır.Mülksüzleştirenler mülksüzleşir.
  Öyleyse periyodik titremeleri sistemin düşüşünü hızlandırmaktan ziyade sürekli varlığını sağlayan bir kendi kendini düzelten mekanizma olarak göremezmiyiz? Lev Troçki “kapitalizm bunalımlar ve canlanmalar yaşar,tıpkı insanların nefes alıp nefes vererek yaşamaları gibi”der.
 Marx’ın gözde özdeyişi her şey sorgulanmalıdır fakat Komünist Rusya’da bunu uygulamaya kalkan kimse fazla uzun yaşamadı.Marksizm bir ideoloji olmakdan ziyade eleştirel bir süreç,sürekli bir diyalektik tartışmadır,bunu Lenin ve Stalin bir dogma haline getirdi.
 Aslında dünyanın güneşin etrafında dönmesi ve suyun çabuk alev alan iki gazdan oluşması paradokstur.Nesnelerin yalnızca aldatıcı doğasını yakalamak günlük gözlemlerle yargılanırsa, bilimsel doğrular daima paradokstur.(F.Wheen)